Ana içeriğe atla

Ön Yargılarınızı Bir Yana Bırakın. Benim Gözümden: Kayseri

Herkese merhaba.

Bu yazımda sizlere güzel ülkemizin İç Anadolu bölgesinde yer alan 38 plakasıyla, Pastırmanın ana vatanı kabul edilen ve dışarıdan bilinmezlerle dolu Kayseri şehrini bir Ankaralı gözünde anlatacağım. Şimdiden hepinize keyifli okumalar dilerim.

Her şey üniversite tercih sonuçlarının belli olmasıyla ve benim sadece belli başlı birkaç düşünceye sahip olduğum, hayatımda hiç gitmediğim bir yer olan Kayseri'de üniversite kazanmamla başladı. 
Açıkçası o zamana kadar Kayseri hakkında düşüncelerim; tüm şehrin pastırma koktuğu, insanlarının 7/24 pastırma yediği veya yemeklere kattığı ne olursa olsun, cimri insanların kol gezdiği, okulda ders işlerken pencereden dışarı baktığımda inek ve koyun sürülerinin geçeceği bir şehir olduğu yönündeydi. Elbette ki bu tarz düşünceler daha görmediğim halde bu şehirden soğutucu cinsten düşüncelerdi. 
Lakin madalyonun diğer tarafı pek de öyle değildi. Evet yoğun bir pastırma ticaretinin olduğunu ve oldukça sevildiğini gördüm. Mantı da keza aynı şekilde, insanlarını veya esnaflarını gördüğüm kadarıyla da insanı koparma peşinde de değiller ve üniversitenin içinden geçen koyun ve inek sürüleri de yok. 



Gayet mütevazı, sakin, sıcakkanlı insanların olduğu güzel bir şehir. Benim gibi büyük şehirden gelen insanlar için başlarda biraz sıkıcı gelebilir, çünkü yapılacak veya gidilecek çok fazla yer yok. Ancak sonrasında yavaş yavaş şehrin akışına sizde uymaya başlıyorsunuz. Kayseri de önemli yer olan Cumhuriyet Meydanına değinmek istiyorum. Orası şehrin göbeğidir gözünüze ilk olarak göze çarpan şeyler heybetiyle Atatürk Anıtı ve saat kulesi olacaktır. Kayserililerin kış ayında vazgeçilmez bir uğraşı da Erciyes'e çıkmaktır, O soğuk havaların başladığı ilk zamanlarda yani kış geldiğinde "Erciyes’te bir sucuk ekmeğimiz yok mu?" tarzı cümleleri sıklıkla duymanız olasıdır. Henüz gitme fırsatım olmadı ancak Türkiye’nin dağcılık ve kayak sporları açısından güzide yerlerinden birisiymiş Erciyes Dağı. Ayrıca ülkemizin en sevilen aktivitelerinden birisi olan mangalcılık işi içinde çok güzel doğal alanlara sahipmiş. Bunların yanı sıra şehirde yoğun bir tramvay kullanımı söz konusu gerçekten. Bu güzel  ulaşım aracının en kısa zamanda şehrimde de olmasını isterim. 



Ek olarak mantı dışında Kayserililerin çok sevdiği bir hamur işi olan Şebit'i mutlaka denemenizi öneririm :)

 

Kısacası Kayseri içine girmeden anlayamayacağınız bir şehir ve bu şehrin size katacağı birçok şey olduğu düşüncesindeyim. Kesinlikle gidilip görülmeli, Yukarıda belirttiğim yemeklerin tadına mutlaka bakılmalı, Şehrin tarihi dokusu gezilip görülmeli, İnsanların içtenliğini hissedilmeli. 

Bizleri aşağıdaki hesaplardan takip edebilir, aklınıza takılan merak ettiğiniz soruları yönlendirebilirsiniz. Başka bir yazıda görüşmek dileğiyle.

Esen kalın...



www.instagram.com/erutopiaa

www.youtube.com/channel/UCvVx-e6GLdn5N4Go4T9NR4g



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kayseri'de Gezilmeye Değer 6 Yer

Herkese merhaba. Bu yazımızda sizlere Kayseri’de gidilmeye değer doğal güzelliklerden ve gezilebilecek birkaç hoş mekandan bahsedeceğiz. Bildiğiniz üzere bir şehri gezilmeye değer yapan şey orada neyin olduğudur. Gelin birlikte bakalım Kayseri’de neler varmış :)                                                                                   1. Erciyes Dağı Kayseri denilince akla gelen ilk şeylerden birisi de şüphesiz Erciyes Dağı’dır. Yüksekliği 3.916 metre olan Erciyes Dağı’ı şehrin hemen hemen her yerinden görülebilir  bir konumdadır.  Kış turizmi açısından büyük bir öneme sahip olması  yanı sıra etrafında konumlanmış yerleşim yerleri için ticari açıdan büyük bir gelir kapısıdır.  Eğer ki siz de bir kayak severseniz kışın Erciyes’te kayak yapmanın keyf...

Dünyanın İlk Tıp Fakültesine İsmini Veren Kadın: Gevher Nesibe Hatun

Herkese merhaba. Bu yazımızda sizlere Erciyes Üniversitesi Tıp fakültesi başta olmak üzere Kayseri'de ki birçok esere ismi verilmiş olan Selçuklu hükümdarlarından 2. Kılıçarslan'ın kızı Gevher Nesibe Hatundan bahsedeceğiz. Kendi isteği üzerine inşa edilen şifahane bugün dünya üzerindeki ilk tıp fakültesi olarak kabul edilmektedir. Bu denli önemli bir yapıya ismini veren Gevher Nesibe Hatunu birde bizden okumanızı tavsiye ederiz. Keyifli okumalar dileriz. Selçuklu hükümdarlarından 2. Kılıçarslan’ın kızı Gevher Nesibe Sultan, saray başsipahisine (ordu komutanına) gönül verir, ancak bu evliliğe Gevher Nesibe Sultan’ın ağabeyi hükümdar 1. Gıyaseddin Keyhüsrev karşı çıkar. Hükümdarın savaşa gönderdiği başsipahi savaşı kazanır ama yaralı olarak döner ve bir süre sonra da ölür. Bu olay sonrasında Gevher Nesibe Sultan üzüntüsünden verem hastalığına yakalanır. Kız kardeşinin durumunu öğrenen I. Gıyaseddin Keyhüsrev onu ölüm döşeğinde ziyaret eder. Büyük bir pişmanlık içinde özür dileyer...

Çok Yönlü Bir İletişim Adamı: Alaeddin Asna

Herkese merhaba. Bugün sizlerle Türkiye'deki Halkla İlişkiler mesleğinin belkide birçok ilkine imzasını atan, sektörümüzün duayenlerinden kabul ettiğimiz merhum Alaeddin Asna beyefendiden bahsedeceğiz. Başlıkta da kullanmış olduğumuz "Çok yönlülük" kavramı Alaeddin Asna'nın sonuna kadar hak ettiğini düşündüğümüz bir kavramdır. Sebebi ise İletişim başta olmak üzere Radyo, Gazete, Edebiyat ve Hukuk alanlarında yetkinliğini ispatlamış olağanüstü bir entelektüel olmasıdır. Şimdi kendisi yakından tanımak için yazımıza geçelim. Keyifli okumalar dileriz.    Anlam, aslında kelimelerde değil, onu kullanan insanlardadır. Alaeddin Asna İletişimci, radyocu, gazeteci, akademisyen, profesör, şair ve yazar, A&B İletişim AŞ'nin kurucusu (D. 1940, İstanbul – Ö. 4 Ağustos 2015, Nişantaşı / İstanbul. Eskişehir Lisesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi (1961) mezunu olan Asna ABD’deki Michigan Devlet Üniversitesi’nin İletişim Sanatları Bölümü’nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Onda...